KONUŞMA BOZUKLUĞU

Çocuğunuz yaşıyla uyumlu konuşmayı sağlayamıyorsa bu bir konuşma bozukluğu olabilir. Peki konuşma bozukluğunun tedavisi nedir? Konuşma bozukluğu hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir? İşte cevabı…

Konuşma, çevremizdeki kişilerle iletişim kurmanın başlıca yollarından biridir. Bu normal büyüme ve gelişmeyi izlemek için en etkili yollardan biri olmakla birlikte, potansiyel sorunları tanımlamak için başvurulan ilk yollardandır. Konuşma bozukluğu, genellikle bir ses, kelime veya cümlenin tekrarı ile şekillendirilen ritim bozukluklarıdır. Kekemelik, belki de en ciddi konuşma bozukluğu olarak gösterilebilir. Diğer konuşma bozuklukları ise:

Mafsal eksiklikler: Yanlış ya da uygunsuz yapılan seslerin çıkışı

Ses bozuklukları: Kalite, ses perdesi, ses, ses yüksekliği ve anormallikleridir.

Gecikmiş konuşma bir çocuğun yaşıtlarıyla benzer konuşma becerilerini sağlayamaması olarak tanımlanabilir. Herhangi bir organa bağlı olarak konuşmada bozukluk olmasına organik konuşma bozukluğu; herhangi bir organda bozukluk olmadan ortaya çıkan duruma işlevsel konuşma bozukluğu denilir.

Konuşma bozukluğunun nedenleri nelerdir?

Bir çocukta konuşmanın olabilmesi için dil (lisan) becerisi gelişmiş olmalı, ses üretimi yapılabiliyor olmalı ve konuşma işlevini yerine getirecek organlarda bozukluk olmamalı. Bu durumda zeka, işitme, görme, ağız boşluğu, üst hava yolları, akciğerler ve bunları besleyen sinir sistemi ve kas sisteminin doğal olması gerekir. Bu nedenle gecikmiş konuşması olan bir çocukta konuşma bozukluğu varlığının belirlenebilmesi için göz, kulak, burun, boğaz, beyin, sinir sistemi ve kas, iskelet sistemi problemleri araştırılmalı. Konuşmada gecikmenin en önemli nedenlerinden biri işitme azlığı. İşitme azlığı doğumsal olabileceği gibi sonradan da oluşabilir.

Çocuğunuz daha önceden duyarken yeni başlayan bir işitme azlığı olabilir. Yüksek sesleri duyması, bazı sesleri (sadece pes sesler, sadece tiz sesler) duyması onda işitme kaybı olmadığını göstermez ancak konuşmanın başlamamasına neden olabilir. Bu nedenle konuşmasında gecikmeden şüphelenilen çocuklarda detaylı bir işitme değerlendirmesi yapılması gerekli. Sonradan olma işitme kaybının en sık nedeni üst solunum yolunda sorun yaşayan çocuklarda orta kulak havalanmasının bozulmasıyla ortaya çıkan durumlar. Bunun yanında fark edilmeyen bir damak yarığı (submukozal) dil bağı varlığı gibi ağız içi problemleri de geç konuşma veya konuşma bozukluğu yapabilir.

KBB, çocuk nörolojisi ve çocuk psikiyatrisi, bu çocuklardaki patolojiyi ortaya koymak için birlikte çalışır. Organik bozuklukların olmadığı saptanan çocukta problem işlevseldir. Sorun işlevsel konuşma bozukluğu olabilir veya gelişimsel dil gecikmesi olabilir. İşlevsel konuşma bozukluğunda ise herhangi bir organik neden yoktur. Bu durumda da en çok psikiyatrik rahatsızlıklar araştırılmalı.

Bekle gör yöntemi ile takip edilebilir

Çocuğunuzun dil gelişiminin tamamlanabilmesi için öncelikle dili anlamalı, sonra dili kullanabilmeli. Bunlara alıcı dil ve ifade edici dil denilir. Henüz konuşamayan bir çocukta dili anlamanın gelişmiş olması beklenir. Eğer alıcı dil becerisi gelişmişse kabaca beyin ve sinir sistemi açısından bir sorun olmadığı düşünülebilir. Böyle bir çocuk henüz konuşamaz ancak ‘Bana topu getir; oyuncağını dolaba koy’ gibi komutları yerine getirebilir. Alıcı dili gelişen ancak ifade edici dili henüz oluşmamış 18-20 aylık çocuklarda gelişimsel dil gecikmesi olabilir. Bu durumda çocuk ‘bekle-gör’ yöntemiyle izlenebilir ancak bu arada diğer patolojiler araştırılmalı. Özellikle bu çocuklarda genelde ailede geç konuşan anne, baba veya kardeş öyküsü bulunur.

Kısaca konuşma gecikmesinin nedenleri:

  • Ailesel dil gecikmesi
  • Gelişimsel dil gecikmesi
  • Prematüre doğum veya büyüme gelişme geriliği
  • İki dil konuşulması, sağ el-sol el kullanılması gibi çatışma yaratan durumlar
  • İşitme kayıpları, işitmenin algılama bozuklukları
  • Dil bağı, yarık damak-dudak gibi ağız içi problemleri
  • Otizm, zeka geriliği yapan hastalıklar
  • Psikososyal uyaran eksikliği
  • Üzerine titrenen çocuk; bir başka deyişle çocuğa konuşma fırsatının verilmemesi

Konuşma bozukluğunun belirtileri nelerdir?

Bebeğinizde aşağıdaki gelişmeler yoksa bir uzmana danışabilirsiniz.

  • Her bebek 3–6 aylık oluncaya kadar anlamsız sesler çıkarabilir ve bu o çocukta işitme kaybı olmadığını göstermez. Sağlıklı doğan her bebekte mutlaka işitme taraması yapılmalı.
  • 6–12 aylık bebek ”ba ba ba; ma ma ma” gibi anlamlı sesler çıkarmaya başlamalı.
  • 12 aylık bebek ‘evet’, ‘hayır’ gibi komutları anlamalı, ismiyle çağırıldığında bakmalı.
  • 12–16 ay arasında ‘dede; baba’ gibi anlamlı 1–2 kelimesi olmalı.
  • 24. ay tamamlandığında 5–10 kelimeli bir kelime dağarcığı gelişmiş olmalı.
  • 24–36 ay arasında ‘Bu ne? Top nerede? Ben kimim?’ gibi soruları anlıyor ve anlamlı cevap veriyor olmalı.
  • 24–36 ay arasında 2 veya 3 kelimeli cümleler kurabiliyor olmalı.
  • 36. aydan sonra kullandığı kelimeler yabancılar tarafından anlaşılıyor olmalı.
  • 4–5 yaşında basit bir olayı anlatabiliyor olmalı.
  • 7 yaşında karmaşık bir olayı anlatabiliyor olmalı.

Geçikmiş konuşmanın nedenlerini araştırın

Çocuğunuzun işitmesine ve konuşmasına engel oluşturan patolojiler araştırılmalı. Psikolojik bir engel varlığını sorgulayın. Daha sonra yaşıyla uyumlu gelişim testi, zeka testi değerlendirmeleri yapılmalı. Ayrıca kas ve sinir sistemini etkileyebilecek rahatsızlıkları araştırın. Tüm bunlar normalse konuşmada gecikmeye neden olabilecek çevresel faktörleri de irdelemenizde yarar var.

Dil eğitimi tüm günü kaplamalı

Bir çocuğun geç konuşmaya başlamasının nedeni dil yetisinden yeterince yararlanamamasından kaynaklanır. Bu nedenle bu çocukların aynı zamanda olabildiğince erken saptanması büyük önem taşır. Olası nedenler araştırılıp ortaya konduktan sonra nedene yönelik tedavi yapılır. Hiçbir organik rahatsızlığı olmayan, ailede geç konuşma öyküsü olan yakını bulunan çocuk, daha önce de belirttiğimiz gibi bekle-gör yöntemiyle takip edilebilir. Erkek çocukların kız çocuklarına göre gelişimsel dil gecikmesine daha yatkın olduğu biliniyor. Bu süreç içerisinde çocuğunuzun dil eğitimine katkıda bulunmak için öncelikle onunla yeterli ve etkin iletişim kurmalısınız. Konuşması için fırsat vermelisiniz. Çocuğunuzun istediği bir şey için önce bunu sözel olarak ifade etmesini beklemeli, sonra istediği şeyi gerçekleştirilmelisiniz. Günlük iletişiminizi ona soru yönelterek ve cevaplaması için zaman ayırarak sürdürmelisiniz. Ayrıca kısa öyküler oluşturması için çaba harcamasını sağlayın. Çocuğunuzun yakın çevresindeki herkes, onunla birlikte olduğu her anı eğitim olarak düşünmeli, doğru konuşma örneği vermeli ve çocuğunuzun konuşması için fırsat sağlamalı.